10 Ağustos 2013

içinde mi ıslak mı ne!



içinde mi ıslak mı ne!
nereden kime bu kaltak sohbet anlamadın mı hâlâ?
Ve hâlâ o bulanık ışığın bedenini yansıtamayacak denli cılız olduğunu?

Kurut
git
inanma

sağıldırlıdığına inandıramazlarsa yokolacak Dillenmişler.
ağulu mızraklarını ve demonik soluklarını kullanıyorlar
ferç etmek için.. hayır! felç olduğunuz kadar oldunuz.
zaten şiirlendiniz, kışkırdınız.. pahalı oyuncaklarınız
şakıyordu. dudaklarınızın arasından çığlığa dönüşüp…DÜŞÜRÜLDÜNÜZ.
Göremezdiniz. Göründürülemezdiniz.

ıskalandı ruh.
kanırtıldı eşkâl.

niyetin nimeti geçmediği
haris iktisadını soktuğun bir yer vardı, orada
kasıklarının altındaki ikinci çekmecede, egolarının altında
pırııııııl pırıl… karanlık. inkâr…

ve ne mecaz İhanetlere küfrettik
kapıldınız. en şiddetli medenî hâlinizle kurbanlar balosunaaaa!... Üç-iki-bir-ding-dong!

biraz kâinatınız var mıydı?

nesneler öznelere samimi davranmazsa
o potlaç potlaç bakan gözleriyle seni yutabilecekleri bir peri masalı
hayâl et haydi. sen de dene becerebilirsin, Hayâl Et!
Ötekine kilitlediğin kaderine yeni bir esvap bul.
ıssızında kucağında dursun.

Gitmeyin.. kalın burada. bu mısrada. en heyecanlı. vahşî. ketûm.
şeytanî meselelere girilmeyeyecekti burada. hani?
yine kelimelerinize benzediniz. likit.

ah o ne kurnaz nazâr
ne zahirî hüner

muhataplarımız çok malt ve derindeydiler. kapattıklarına kapanarak tapındılar. rahatsızdılar ve canları yanıyordu. susuzdular. ve Ben Diğeri isem, aksıyorsa zaman. ufalanıyorsa. ufaksak. minik. anne kucağı. ekmek kokusu. yalnız oyunlar?

Hiç yorum yok: