“O kadar karanlık, o kadar
ısrarcı ve musallat; Kibrini cakasının sarkık iktidarından alan, kadir
kıymetten anlamaz bir soytarılık.
Aklımı kaybetmeden birkaç adım daha atıp, birkaç gün daha yaşamak konusunda bile kararsız kaldığımı düşünmeme sebep oluyor her yeni başlayan şey; Romanlar, filmler, gazete haberleri, mevsimler, aşklar.
Aklımı kaybetmeden birkaç adım daha atıp, birkaç gün daha yaşamak konusunda bile kararsız kaldığımı düşünmeme sebep oluyor her yeni başlayan şey; Romanlar, filmler, gazete haberleri, mevsimler, aşklar.
Yorganın dışına çıkmak
istemiyorum. Loş, rüyamın flû yüzlerini hatırlamama yardımcı oluyor. Loş,
maksadını aşarak kasıklarımın arasına sızıyor. Islak kasvet çarpıyor pencereye,
korku, taklit ediyor yorganın dışında, radyoaktif cazibesini kullanarak
güneşin. İknâ olmak, çıplak tenimin suyla buluşması demek.
Bugün sokağa mı çıkacağım? Kediler
mi seveceğim? Üzerinde ismimi taşıma şerefine erişen uzun kâğıt bardaklarda
kahvemi içerken bir bankta üşüyecek miyim? Kimlerle paylaşabileceğim bu denli
yalnızlığı? Kimler çıkıp üzerime parmağıyla çiğneyecek yalnızlıklarımı? Gururum
ezilecek çöp konteynırında giderken dudak izim.
Ölü organizmaların milyonlarca
yıl sonra şu cansız mankenlerde vücûda gelişini hissediyor vitrin camında
izlediğim aksim. Gidebilmek, adımlarıyla işgâl ettikleri kaldırımların,
egsozun, geleceksizliğin sınırında intihar edecek.
Peri masalıysa hâllenmişcesine
sürtünüyor rüzgârda eşkâl bulmuş sûretiyle. Soğuk, sert, kaba temâsıyla
tanışıyorum şehvetin. Yüzlerini seçemiyorum, yoksanmışlar. Işığı yutan
cüsselerinin arasında eziliyorum.
Basıp geçerlerken etime yapışan
gölgelerini temizliyor sağanak.
Kararmış, incinmiş kalkıp gitmek
de var ya, yapamıyorum. Kararlı ve öfkeli sıçrayıp, neşeyle şarkı söyleyerek
koşuyorum. Çarpıyorum. Düşürüyorum. Kanatıyorum. Uyandırıyor, meraklandırıyor,
dinletiyorum. Varlığımı iğfâl eden soluklarına rağmen varıyorum!
Hedefim şefkâtli kollarında
ısıtıyor. Hedefim sormuyor. Gözlerimi oyup çıkarmıyor. Hedefim ebedî bir düşten
ibâret olduğunun farkında, boğmuyor.
Açım. Avlanamadım. Beton ve
petrol çiçekleri açan bahçemde bile pixel kanseri metastaz yapmış. Yorgunum. Uyuyorum.
Kâbusum müşfik, elimden tutup
çekiyor yorganımın dehlizlerine.”