09 Şubat 2024

YOK DURUM

kaydığım yer şehirdi, urdu

kucağım toprak yüreğim çamur

zihnim kızgın taştan seğirtip şehveti

muhtaç bir aslanın ağzına tıkıyordu

duyulmadım dediğimde kimsenin

eti etine sığmıyordu

dudağımız durak bilmez, ıslak

uzun hazzına zimmetleniyordu

 

tam o zamanlardı

devlet kendini beğenirken

kitle kibrinden külfete tapıyordu

mütereddit egzamalar başkentindeki

kavruk memelerini

emmeden geçen kurak bereket

kendi etrafından

zafersiz dönüyordu

 

biz takılmazken bunlara

nicedir hâlleri

yoka sapan o kunt bakış

tepetaklak muradına

hâdsiz sevgisini iletiyordu

 

işine mi geliyordu

içine mi dönüyordu

kafasına göre sulak bir

nimeti geri tepiyordu

 

simetrik kaygan dibine

imgeler düzüyordu

 

galiba hayat

inadına vuruyordu

 

hadi şimdi çullan

kullan dudaklarını yakmak yalanlamak

için için içini

sökesi gelen

uygarlığın acı dilini

şehri kusarken

susmam için yalvarırken

ölümle yarışırken

ödüm bokuma karışırken

yanmak demiş miydim

 

yoktan var olmazken? 


Hiç yorum yok: